Prof. Dr. Aylin Hasanefendioğlu Bayrak Kimdir?

1997 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce programını bitirdikten sonra aynı fakültenin Radyoloji ana bilim dalında ihtisas yaptım. İhtisas sonrası 2002-2006 yılları arasında VKV Amerikan hastanesi Radyoloji biriminde 4 yıl süreyle Meme görüntüleme ve biyopsileri başta olmak üzere radyoloji hizmeti verdim. Girişimsel Radyoloji eğitimi almak üzere 2006 yılında Amerikan Hastanesinden ayrılarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Girişimsel Radyoloji ve Nöroradyoloji alanında 1 yıl süreyle çalıştım. Gerekli eğitimler sonrası Girişimsel Radyoloji diploması alarak çeşitli kurumlarda Anjiografi ve Girişimsel Radyoloji ünitesi kurulması ve geliştirilmesine katkı sağladım. Temmuz 2021 ‘e kadar yaklaşık 4 yıl süreyle Gaziosmanpaşa Eğitim Araştırma hastanesinde eğitim sorumlusu olarak görev yaptım. Temmuz 2021 itibari ile devlet kurumundan ayrılarak Yeniyüzyıl Üniversitesi Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Radyoloji ünitesinde çalışmaya başladım.

background

Girişimsel Radyoloji nedir?
Girişimsel Radyologlar ne yapar?

Radyoloji, vücudumuzdaki hastalıkları ultrason, tomografi, emar ve anjiografi gibi görüntüleme yöntemleriyle inceleyerek tanı koyan bilim dalıdır. Radyologlar da, bu filmleri yorumlayarak rapor haline getirir, böylece hastanın mevcut hastalığına tanı konulmasındaki en önemli mihenk taşıdır. Girişimsel radyoloji ise Radyoloji uzmanlığını tamamlayan hekimlerin istedikleri takdirde eğitim alabilecekleri üst ihtisas gibi de düşünülebilecek özel bir alanıdır. Bu eğitim sonunda Girişimsel Radyoloji diploması ile birlikte Girişimsel radyolog ünvanı alırlar. Girişimsel Radyologlar ultrason, tomografi, emar ve anjiografi gibi görüntüleme cihazlarını kullanarak birçok hastalığı dokuya en az travmayla yani minimal invazif yöntemlerle "ameliyatsız" olarak tedavi ederler. Girişimsel Radyologların en fazla iş yükünü kanserli hastaların tanı ve tedavi işlemleri oluşturur ki bu işlem grubu Girişimsel onkoloji olarak adlandırılır.

Girişimsel Onkoloji

Ablasyonlar

Arteryal Tedaviler

Ağrı Tedavileri

Kanser Türleri

İyi Huylu Tümörler

Biyopsiler

Varis Tedavisi

Girişimsel Onkoloji ile ilgili aklınıza takılan sorular varsa daha detaylı bilgi almak için sizi Dr. Aylin Hasanefendioğlu Bayrak kliniğine bekliyoruz. Detaylı bilgi için

background

Sık Sorulan Sorular

Kanserde girişimsel yeni tedavi yöntemleri ile ilgili sık sorulan sorular ve en çok merak edilenleri sizin için cevapladık...

Varis, toplardamar kapakçığındaki yetmezlik sonucu oluşur. Kan kapakçıklardan sürekli geriye kaçar ve göllenir. Bacaklarda kanın kalbe geri dönüşü zorlaştıran her durum varis oluşumunu kolaylaştırır. Bunlar arasında gebelik, şişmanlık, uzun süre ayakta kalmayı gerektiren bazı meslekler (öğretmenlik gibi), özellikle kasıklarda sıkışmaya yol açan dar giysiler giymek en sık nedenlerdir. Genetik faktörler de riski çok arttırır.

Bacaklarda varis yüzeysel toplar damarlara ait bir sorundur. Varisli damarda uzun süre kan göllenmesi pıhtı oluşumuna yol açsa da bu pıhtının akciğere kopup gitmesi olasılığı çok çok zayıftır. Bu risk bacaklardaki derin sistem dediğimiz ana toplardamar tıkanıklığında (derin ven trombozu olarak bilinir) ise olası olup çok dikkatle takip ve tedavi edilmelidir.

Varis oluşumunu kolaylaştıran sebepleri ortadan kaldırmak ya da en azından azaltmak ilerlemesini yavaşlatabilir. Günlük yaşamda varis çorabı kullanmayı alışkanlık haline getirmek hem varis ilerlemesini, hem de varis kaynaklı ağrı, şişlik vb şikayetleri azaltır.

Karaciğer kitlesinin çok çeşitli nedeni olabilir. Bunlar arasında kistler ve hemanjiom (bir çeşit damar yumağı) en sık rastlanılanlarıdır. Çoğu zaman ultrasonografik kontroller yeterlidir. Bunun dışında birtakım iyi huylu ve kötü huylu tümörleri de daha az sıklıkla da olsa görülebilir. Önceklikle görüntüleme ile, ve gerekirse biyopsi yapılarak iyi huylu (benign) ve kötü huylu (malign) tümör ayrımı yapılmalıdır. İyi huylu tümörler kanama vb sıkıntılara yol açmadıkça genellikle takip edilirler. Kötü huylu tümör varlığında ise tümörün patolojik tipi ve hastalığın yaygınlığı bundan sonraki izlenecek yolu belirler. Sadece karaciğere sınırlı, diğer organlara yayılmamış tümörlerde girişimsel radyolojik yöntemler ile ciddi başarı sağlanabilmektedir.

Böyle bir bilimsel veri yoktur, dolayısı ile biyopsiler kötü huylu tümörlerin( kanser) yayılmasına ya da kötüleşmesine neden olmaz.

Yakma tedavisi biz girişimsel radyologların en çok tümör tedavisinde kullandığı termal ablasyon dediğimiz yöntemdir. Bunlar da kendi içerisinde radyofrekans ablasyon ve mikrodalga ablasyon diye çalışma prensibi olarak farklı 2 yönteme ayrılır. Her ikisi de benzer işlevi görür. Yüksek ısılara ulaşarak ( ki bazen 100 santigrat derece gibi ) tümörün canlılığını yitirmesi sağlanır. Özellikle karaciğer, bazen böbrek ve akciğerin kötü huylu tümörlerinde kullanılır. Çok etkili bir yöntemdir. Tümörün çok büyük boyutlara eriştiği durumlarda, bazen de örneğin karaciğerde safra yollarına yakınlık, ya da barsaklarla yakın komşuluk varlığında oluşturacağı riskler nedeniyle yapmaktan kaçınırız.

Yapılacak anjiografi işlemi için gereken açlık özellikle tansiyon ilaçlarınızı kullanmanıza engel değildir. Ağızdan verilen şeker ilaçları ise anjiografide kullanılan kontrast maddeler ile birlikte böbreklere zarar verebilir. İşlemden birkaç gün önce kesilmesi gerekebilir, doktorunuzdan bu konuda daha detaylı bilgi alabilirsiniz. İnsülin gibi şeker ilaçları ise işlem öncesi kullanılmamalı, ancak işlem günü anjiografiye kadar geçecek sürede sıkıntı yaşamamak için yine kendi doktorunuzla iletişime geçmelisiniz.

Girişimsel radyolojinin en güzel tarafı neredeyse çoğu işlem sadece lokal anestezi ile hasta uyanıkken yapılabilmesidir. Ancak bazı balon anjioplasti tedavileri gibi işlem sırasında ağrı yaratma potansiyeli olan işlemlerde hafif sedasyon yapılarak daha konforlu süreç yaşanabilir. Yakma tedavilerinde ve beyin damarlarındaki tedavi işlemlerinde ise her zaman derin anestezi ile işlem yapılır.

Kasıktan girilerek yapılan anjiografik işlemlerden sonra kasık bölgesine birkaç saat süreyle kum torbası konur, böylece kanama olasılığı azaltılmış olur. Hasta gün içerisinde mümkün olduğu müddetçe yatakta kalması konusunda uyarılır. Sadece koldan yapılan girişimlerde ise bu kısıtlamaya gerek yoktur. İşlemde kullanılan kontrast maddelerin böbreklerde soruna yol açmaması için bol su içmesi önerilir, hatta gerekirse hastanede geçirdiği sürede damar yolundan sıvı verilerek böbreklerde hasar olasılığı azaltılır.

Tiroid nodülleri özellikle kadın hastalarda sık gördüğümüz bir durumdur. Ultrasonografide belirtilen özellikler nodülün iyi huylu/kötü huylu ayrımını yapmada çok yardımcıdır. Bazen nodülün boyutları, bazen de raporda şüpheli bulgular varlığı nedeniyle biyopsi istenir. Ultrasonografide çok şüpheli bulgular varlığından bahsedilmedikçe Türkiye gibi multinodüler guatr denilen çok sayıda tiroid nodülünün birarada görüldüğü özellikle kadın hastalarda nodülün kötü huylu çıkma olasılığı zayoftır. Ancak erkek hastalar ve tek nodül durumunda, ultrasonografide şüpheli bulgular varlığında risk artar.

Kişinin kendi başına yaptığı aylık meme muayenesi meme kanseri taramasında ilk adımdır. Bu şekilde meme muayenesinde daha önce tespit edilmemiş kitle varlığı mutlaka tetkik edilmelidir. 40 altı yaş altı kadınlarda bu durumda ilk yapılması gereken görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. 40 yaş üstü ise mamografi ile birlikte ultrasonografi yapılmalıdır. Özellikle ağrısız yeni ortaya çıkan kitle varlığı şüphe ile karşılanmalıdır. Ultrasonografi veya mammografi sonrası gerekirse meme MR yapılabilir. Nihai sonuç biyopsi neticesindeki patolojik tanı ile konur. Erkek hastalarda ele gelen meme kitlesi ise her zaman ciddiye alınarak zaman kaybetmeden tetkik edilmelidir.

Şeker hastalarında küçük damar duvarında bozulmalar damarda tıkanıklığa yol açarak beslediği dokuya yeterli temiz kan ulaşımına engel olur. Zamanla yaralar oluşabilir. Şeker hastalarındaki herhangi bir enfeksiyonun diğer hastalara göre daha zor iyileştiği iyi bilinen bir gerçektir. Bu nedenle öncelikle hastanın diyabetinin kontrol altında olup olmadığı gözden geçirilmeli ve uygun tedavi düzenlenmesi yapılmalıdır. Ayak yarası için ise girişimsel radyologla iletişime geçilmelidir. Anjiografi ile daralan/tıkanan damarların açılabilmesi mümkündür. İşlem zaman geçirilmeden yapılmalıdır, aksi takdirde doku kaybı (parmak gangreni vb) kaçınılmazdır. Ancak yapılan tedavinin başarıya ulaşabilmesi için kan şekerinin takibi, ayak yarasının da anjioplasti sonrası düzenli bakımı şarttır.